Ahmet Düverioğlu'nun Ürdün'den Bursaspor'a uzanan yolculuğu - BasketFaul.com

Ahmet Düverioğlu'nun Ürdün'den Bursaspor'a uzanan yolculuğu

26-10-22 08:20
Türk Basketbol, Fatih doğumlu Ahmet Düverioğlu ile belki biraz geç tanıştı ama bağrına bastı. Efes döneminde onu sahalarda çok fazla göremesek de Fenerbahçe Ülker'de şampiyonluklar kazanan kadroda önemli yerli katkısı verdi. Sezon bittiğinde Fenerbahçe tutmak istese de o daha fazla süreler alabilmek için ama ayrıldığı kulübe de saygısını eksik etmeyerek, kariyerinde yeni bir sayfa için Frutti Extra Bursaspor'a geçti. Fenerbahçe'de oyunun belli bölümlerinde başarılı oyunlarını hatırlıyoruz ama Bursaspor'un son 10 gününde Zach Auguste'un yokluğunda takımının tek uzun sorumlulu ile oynadığı Badalona ve Anadolu Efes maçları kariyerinin en parlak performanslarıydı.
Ahmet Düverioğlu'ndan Ürdün'de basketbola başladığı günden, bugüne uzanan kariyerini dinledik...
Söz onun...  
ANTRENMAN İÇİN HER GÜN 180 KİLOMETRELİK YOLCULUK
Basketbola başladığımda 15 yaşını geçmiştim. Küçük bir şehir olan Mafrak'ta yaşıyorduk ve orada basketbol yoktu. Antrenmanlar için her gün 80-90 kilometre mesafedeki başkente, yani Amman'a gidiyordum. Sonra okulumu da Amman'a taşıdım ama Mafrak'ta oturmaya devam ettim. Önce ailem beni götürüp getiriyordu, sonra da iki vasıta değiştirip kendim gidip gelmeye başladım. Eve döndüğümde saat gece 1 oluyordu ve ertesi sabah saat 5'te uyanmak zorundaydım. Şişman bir çocuktum ama basketbolu sevmiştim.
AİLEDE HERKES YA DOKTOR, YA ECZACI
Basketbolcu olan ağabeyimi izlerken bu oyun hoşuma gitmişti. Aslında annem babam, ağabeyim doktor, ablam eczacı iken herkes benim de sağlıkla ilgili bir meslek seçmemi beklerken basketbol beni kendine çekti ama ilk yılın sonlarında yol beni çok yorduğu için ikizime bırakmayı düşündüğümü söyledim. Ancak, hiç unutmam, bir Cuma günü saat 10:30'da telefonum çaldı ve karşıdaki kişi benim U17 Milli Takım kadrosuna alındığımı söyledi.
Basketbolun benim için ciddileşmesinden sonra Amman'a yerleşip basketbol oynarken, üniversiteye gitmeye de başladım. Okul sona erdikten sonra kulübün antrenman salonuna gidip bankların üzerinde uyuyordum. İlk başlarda muhasebe bölümündeydim ama babam muhasebeci olamayacağımı anlayınca kaydımı spor bölümüne aldırdım.
SİNAN EİD: TÜRKİYE'DE OYNASANA...
Artık hem Riadi Kulübü'nde oynuyor, hem de üniversiteye gidiyordum. Ardından A Milli Takımı'nda da oynamaya başladım. Milli takımdan arkadaşım Sinan Eid, bana basketbol yaşamımı Türkiye'de sürdürmemi öneriyordu. Onun da etkisiyle Asya Şampiyonası'ndan sonra Türkiye'ye, Büüykçekmece'de oturan anneannemin yanına geldim. Zaten yaz aylarını Türkiye'de geçiriyordum. Birkaç kulübe başvurumuz oldu ama ilgi görmedik. Bir gün feribottayken yanıma birisi gelip basketbol oynayıp oynamadığımı sordu. O kişi sonradan oyuncu menajeri olduğunu öğrendiğim Bora Sancar idi. Konuştuk, birbirimizin telefon numaralarını aldık. Ben de kendisine milli takımda oynarken düzenlenmiş videomu attım. Videoyu Mirsad Türkcan ve Ati Koç da izlemiş... Daha sonra beni Efes-Trabzonspor maçına götürdüler. Ati Koç, "Burada boş duracağına seni Sırbistan'a götürelim, orada çalış." dediler. 
BASKETBOLA 21 YAŞINDA BAŞLADIM
O sırada kulüplere konuştular... Bir gün beni arayıp Efes'le anlaşacağını söylediklerinde Sırbistan'dan döndüm. Bu gelişme benim açımdan inanılmazdı, çok sevinmiştim. O takımda Cedi, Furkan, Okben, Emircan, Matt Jenning, Saric, Cenk Akyol da vardı. Antrenmanlara Efes'le çıktım ama maçları Pertevniyel'de oynadım. Daha sonra Efes'te de oynamaya başladım ama Ürdün altyapısından gelen bir oyuncu olarak seviye çok farklıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse basketbola Türkiye'ye geldikten sonra, yani 21 yaşında başladım. 
FURKAN'IN ŞAKASI GERÇEK OLDU
İkinci sezonumun sonunda finali Fenerbahçe ile oynamış ve kaybetmiştik. Bir maçtan sonra Furkan'la salondan çıkarken Obradovic'şe karşılaştık. Bize selam verdi ve ayak üstü konuştuk. Furkan, "Hayırlı olsun, Fenerbahçe'ye gidiyorsun." diye şaka yaptı... İçine doğmuş gibi... Nitekim Fenerbahçe ile anlaştım. Bu tür kulüplere gelmek belki zor ama kalabilmek çok daha zor. Tam 6 sene Fenerbahçe'de oynadım, harika günlerim oldu.
OBRADOVİC SANA BAĞIRIYORSA SEVİN
Fenerbahçe ile ilk oynadığımız maçta rakip Badalona idi. Obradovic mola alıp savunma hatamdan dolayı bana bağırdı. O sırada kendimi çok iyi hissetmemiş olabilirim ama sonra anladım ki Obradovic önem verdiklerin bağırıyor. Arkadaşlarım da "Sakın üzülme, hatta sevin. Demek ki senden beklentileri var." yorumunu yapmışlardı.
PARA DEĞİL KARİYER PLANLAMASI
6 yılın sonunda gururla formasını giydiğim Fenerbahçe kalmamı istedi ama ben konfor alanımın benim gelişmemi önleyebileceği düşüncesiyle ayrılıp daha fazla sorumluluk alacağım bir takıma gitmek istedim. Belki daha az para alacaktım ama kendimi test etmek istiyordum ve Bursaspor'un en iyi alternatiflerden biri olduğunu düşünerek tekliflerini kabul ettim. Çin'den ve Japonya'dan da rakamsal olarak çok büyük teklifler gelmişti ama benim amacım kendimi Avrupa'da kanıtlamaktı. Ayrılma kararım tamamen kendimle ilgiliydi.
BURSASPOR'DA HAVAMIZ HARİKA
Bursaspor'da havamız, taraftar, organizasyon, profesyonellik, ortam, oyuncuların arkadaşlığı gerçekten harika. Herkes birbirini çok destekliyor. Yabancılar çok kaliteli, Türklerin hepsinin hedefi var. Bursaspor'a transferim sırasında koç Alimpijevic bana "Sende potansiyel görüyorum, seni istiyorum, geleceğin için iyi olacak." dedi. Çok detaycı bir koç, ki bu da benim için çok iyi.
Zach Auguste yokken çok daha hazır olmam, onun eksikliğini hissettirmem gerekiyordu. Onun oynamadığı 3 maçta da elimden geleni yaptım.
TÜRK MİLLİ TAKIM İŞİM OLMAYINCA ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜM
Türk Milli Takmı'nda oynamayı çok istemişim, o dönemde uzun sıkıntısı da vardı. İki federasyon konuştu ama anlaşma sağlanamadı, çok üzülmüştüm. Ama Ürdün tarafını da anlayabiliyor ve hak veriyorum. Şimdi orada da severek oynuyorum.

Yorumlar Okunma: 3154